TAKİP ET

6 Haziran 2011 Pazartesi

"Ustaya(!?) ders vermek için eksiksiz sandığa".

Merhabalar,

Adam gerçekten sağlığını kaybetti. Söyledikleri sağlıklı bir beynin filtresinden geçmiyor, geçemiyor. Dolayısıyla benim nezdimde "Cezai ehliyeti" de yok artık. Tüm yağdanlıklarıyla, irili ufaklı, coplu, gazlı ordusuyla çıktığı seçim gezilerinde, ya kaldırım taşı döşeme temeli atıyor, ya çıldırmış projelerinden bahsediyor ya da muhalefete, ölmüşlere küfrediyor. Bunun affedilir, yenilir yutulur bir tarafı kalmadı artık. 

Küfür de yetmiyor, emriyle yasadışı kaydedilen ses kayıtlarının yayınlanacağını tahmin ederek(!?) tehdit te ediyor. Şehitlere kelle dediğine şahit olmuştuk ama bir öğretmenin yuttuğu gaz yüzünden kalp krizi geçirip ölmesini sıradanlaştırma, yok sayma gayretini görüp kahrolduk. Nerede sizin insanlığınız? Kılıçdaroğlu'na"İnsanlıktan nasibini almamış" derken, kendi vicdansızlığınızı hangi insanlıkla bağdaştırıyorsunuz sayın Baş Bey?

Dokuz yıl önce okuduğu şiir yüzünden yedi yıldızlı otelde geçirdiği 4 ayın rantını hâlâ yerken, parasız öğretim istedi diye 15 aydır hapiste yatan gençleri, daha dün "Nükleer Santrale Hayır" diye pankart açanların derdest edilip götürülmesini aklından ucundan geçiriyor mu acaba? Dokuz yıl öncenin mazlumu şimdinin zalimi mi oldu? Özgür kalınca ne yapacağı sorulan siyah kölenin verdiği cevap gibi; "Yüzlerce kölem olacak." mı diyor kendi başına kaldığında, kimbilir?

Yakışmıyor. Duyduklarımız, o makamı temsil edene, koskoca bir millete hiç mi hiç yakışmıyor. Kişiliğiyle bağdaşan hırçınlığı, küfrü, "Cezai Ehliyete" haiz olmamasıyla açıklanabilir belki ama, inanç özgürlüğünü silah gibi kullanıp iktidar olan birinin, muhalefet liderine, sırf aşağılamak amacıyla, "Alevi" demesinin affedilir yanı olamaz. Bunun hesabını tepetaklak olduğunda mutlaka verecektir. Milleti Alevi-Sünni diye parçalamaya çalışmak bu memlekete en büyük ihanettir. Kılıdaroğlu'nun dediği gibi; bu sefer "Rüzgar eken fırtına biçer." bile kafi gelmeyecek o fırtına tufan olup başına çökecektir.

Asıl acı olan, adamın böylesi düşük seviyeli siyaset anlayışının memlekette rağbet görmesidir. Sahneden inmediği sürece de bu yüzeysel, bu mesnetsiz destek biteceğe benzemiyor. İşte sırf bu nedenle bile 12 Haziran'ın önemi daha da artıyor. Öyleyse "Ustaya(!?) ders vermek için eksiksiz sandığa".


 

Reklam Alanı

Reklam Alanı
gündemde ne var

Galeri

Biraz Tebessüm