TAKİP ET

26 Kasım 2010 Cuma

TAKKE DÜŞMÜŞ, KEL GÖRÜNMÜŞTÜR!…(1)

“Büyük Abi” dünyadaki 200 civarındaki devletlerin sayısını az bulmaktadır. Amaç bu devletlerin bölünüp parçalanarak, daha kolayca yutulmasını sağlamaktır.
Bu nedenle önce ulus devletleri ayakta tutan milli değerler yıpratılıp, kirletilmektedir. ABD’deki o meşhur düşünce kuruluşu CFR tarafından seçilen ve itina ile eğitilen dindar görünümlü dincilerin iktidar koltuğuna oturması için uygun zaman ve zemin beklenmektedir.
Uygun zaman ve zeminin hazırlığını yapmak üzere, o ülkeye bir görevli gönderir. Görevli hem o ülkenin hem de ABD’nin vatandaşıdır. Yani ABD’nin çıkarlarını korumaya yemin etmiş bir kişidir o görevli.
Görevli kişi gereğini yapar iktidardaki koalisyon partilerinin en büyüğünü parçalar. Diğerine ise erken seçim çığlıkları attırır.
Yapılan erken seçimde olanlar olur ve kurgulandığı gibi yeni kurulan parti iktidara gelir. Bu partinin elinde çok önemli üç silah vardır. Mağduriyet, hiç denenmemişlik ve din…
Bu ülkenin size hiç yabancı gelmediğini çok iyi biliyorum. Bu ülke Türkiye’dir. Yönetilenlerle yönetilen Türkiye, sadece “Büyük Abi’nin kucağına oturmamış, aynı zamanda “Büyük Ayı”nın koynuna da girmiştir. Ya ezilmeyi göze alacak ya da ezilmemek için uslu bir çocuk gibi söz dinleyecektir.
Artık,Türkiye “Büyük Abi” için bir fiske dahi vurulamayacak derecede uslu çocuktur.
Ulus devleti yıkmak için Türk milletinde var olan milli bilincin yıkılması gerekmektedir. Hele ulus devletin en güçlü koruyucu ayağı olan Türk ordusunun çökertilmesi şarttır.
Bu çökertme operasyonu senelerdir acımasızca devam etmekte ve emekli veya muvazzaf generallerimiz, subaylarımız suç işlemek amacıyla terör örgütü kurmakla ve bu örgütün üyesi olmakla suçlanmaktadır.
Orduyu çökertme operasyonunda tüm Türk milletini dehşete düşüren son nokta İçişleri ve Savunma Bakanı tarafından konulmuştur. İki general ve bir amiral açığa alınmış, bu yaşa kadar şerefle taşıdıkları üniforma üzerlerinden çıkarılmıştır.
Ancak bu açığa alınma konusuna değinmeden önce, bu konu ile bağlantılı olan bir başka konuya değinmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.
İstiklal Marşı ve Andımız…
İstiklal Marşı tıpkı bayrağımız gibi bizim bağımsızlığımızın, ulus devlet oluşumuzun vazgeçilmez simgesidir. İstiklal Marşı’nın her mısrasında, her notasında Bağımsızlık Savaşı’nda vatana katılan yiğitlerimizin kanı vardır. İstiklal Marşı, Mustafa Kemal’in önderliğinde devrin emperyalist devlerini diz çöktürerek kazandığı büyük utkunun dünyaya ilanıdır. Bu marşla birlikte adı üstünde bağımsızlık bilincimiz, vatan ve bayrak sevgimiz dile getirilir.
Bir taraftan İstiklal Marşı, diğer taraftan Andımız kaldırılsın operasyonlarına çığırtkanlık yapanlar, seslerini iyice yükseltirken, Türk milleti bu gaflet ve delalet karşısında sessizliğini korumakta ısrar etmektedir.
Bu sessizliğin nedeni senelerdir Türk milletini kuşatan psikolojik savaş ve milletin gaflet delaletin çok ötesinde hıyanet dolu bu tip operasyonlara alıştırılmış olmasıdır. Bunun yanı sıra görsel ve yazılı basının üzerindeki baskılar nedeniyle, bu ve benzeri konularda Türk milletini bilgisiz bırakması ise son derece önemlidir.
Sadece adı “Milli” olan bakanlık tarafından İstiklal Marşı ve Andımız eğitim sistemimizden, Güneydoğu’dan başlaması öngörülen bir planla tasfiye edilmek istenmektedir. Yok edilmek istenen milletin bilinci ve birlik ve beraberliğidir.
Anayasa’mızın 66. Maddesi aynen şöyle demektedir.” Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
Bu toprağın ekmeğini yiyen, hatta bu milletin cebinden çıkan paralarla maaşını alan kişilerin İstiklal Marşı’na ve Andımız’a gösterdikleri tepkiyi, süzgeçten geçirip iyi analiz etmek gerekmektedir.
Söz konusu olan İstiklal Marşı’mızın ve Andımız’ın sessizce tasfiye edilmesidir. Bu tasfiye edilme projesi 18. Milli (!) Eğitim Şurası’nda görüşülmüş ve 33. Madde ile de karara bağlanmıştır.
33.Madde aynen şöyledir.
“Madde 33/ törenler ve toplantılar, paylaşma, bütünleşme, denetim ve kontrol mekanizmaları olup okul yönetimi tarafından, kültürü etkileme, değiştirme ve yeni değerlerin paylaşılması amacıyla rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler olmaktan çıkarılıp, yoğun olarak ortak duygu ve değerlerin paylaşımı olarak düzenlenmelidir.”
Bu maddedeki sözcükler son derece akıllıca kullanılmıştır. Ne İstiklal Marşı’ndan ne de Andımız’dan açıkça söz edilmemektedir. Ancak “rutin ve zoraki katılıma dayalı etkinlikler”den kastedilen İstiklal Marşı ve Andımız’dır. Türk Eğitim Sendikası 33. Madde’de gizlenen tuzağı derhal fark etmiş, Şura’da reddedilmiştir. İşin vahim tarafı ise bu maddenin el altından geçirilip, uygulama için de Güneydoğu Anadolu’nun pilot bölge olarak seçilmesidir.
Görünen odur ki, “Büyük Ayı”nın koynundaki gayr-ı meşru ilişkisine devam eden iktidar, Türk kelimesine ve bu sözcüğün içerdiği tüm milli değerlere karşıdır. Ve bu değerlerin tümünü yok etmek için gerekeni, “Büyük Abi” ve yamağı AB’nin emirleri doğrultusunda yapmak zorundadır. Bu zorunluluğun içine de müthiş bir heves ve istek te gizlenmiştir.
Türk milletini Anadolu’da yaşayan etnik bir grup gören iktidar, bölünmenin ve federasyona giden yolun kaldırım taşlarını hızla döşemektedir. PKK ve Öcalan ile müzakere sürecinde olan anlayış, Anayasa’mızın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilk üç maddesinin varlığından son derece rahatsız olduklarını bu ve benzeri bir çok davranışla ispatlamıştır.
Türk milletinin verdiği vergilerle maaş alan Sakık’ın TBMM’de kürsüdeki hezeyanları, zaten Türk olabilmenin yüce onurundan habersiz bir zavallının söylemlerinden ibarettir.
Olay sadece bu operasyondan ibaret değildir. Lübnan’da “Sultan Recep” diye alkışlanan Erdoğan için, generallerin açığa alınması son derce doğal ve rutin bir işlemdir. “Bakanları” yetkilerini kullanmışlardır.
Bu olay yetki meselesini çoktan aşmış, bir hesaplaşma ve intikam aracına dönüştürülmüştür.
İstiklal Marşı ve Andımız’a yapılan operasyonla sadece kelin bir tarafı ortaya çıkmıştır. Yazının ikinci bölümünde Türk ordusunun şerefli üç generaline yönelik, bu intikam operasyonunu sizlerle birlikte irdeleyeceğiz.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene!..
(sürecek)
FİGEN ÖZEN İLK KURŞUN


 

Reklam Alanı

Reklam Alanı
gündemde ne var

Galeri

Biraz Tebessüm