Şimdi, iktidara yaranmak peşindeki medyadan, 'Merve'nin itibarı iade edilsin!' çağrıları yükseliyor. 18 Nisan 1999'da yapılan genel
seçimlerde Fazilet Partisi'nden milletvekili seçilen Merve Kavakçı,
TBMM'ye türbanla gelince protesto edilerek yemin etmesi engellendi.
Mağdur gibi gösterilen Merve Kavakçı'nın milletvekilliğinin iptal
edilmesi, başörtüsü yüzünden değil, sah...teciliktendir. Çünkü o;
Türkiye'de seçime girdiğinde Amerikan vatandaşı idi.
Hükümetin daha sonra Houston Başkonsolosluğumuz aracılığıyla ABD Dallas Göç ve Vatandaşlık Bürosundan temin ettiği belgelere göre Merve Kavakçı, 5 Mart 1999 tarihinde Amerikan vatandaşlığına geçmişti. Bunun için de ABD çıkarlarını her şeyden üstün tutacağına ve her yerde savunacağına yemin etmişti.
Türkiye tarafına haber ve bilgi vermeden ABD vatandaşı olduğundan... Amerikan çıkarları için çalışacağı üstüne yemin ettiğinden dolayı Merve Kavakçı Türk vatandaşlığından çıkartıldı.
Yani; Merve Kavakçı'nın sorunu türbandan önce işte bu ABD vatandaşı olması sorunudur.
Şimdi ona; 'ABD çıkarlarını her yerde her zaman Türkiye'nin çıkarlarından üstün tuttuğu için' ödül mü vereceğiz? Merve'nin itibarı; Amerikan çıkarlarını savunmak için yemin etmesi midir?
Müslüman kardeşlerimiz bilsinler ki Merve'nin türbanı ile Esenler'de, konfeksiyon atölyesinki makineci kızımız Tuğba'nın türbanı aynı değildir.
Merve Kavakçı; lüks türbanının altına İslam ve ülke sevgisini değil Amerikan sevgisini saklamıştır.
MERVENİN ETTİĞİ YEMİN
Bana inanmıyor musunuz? O zaman Merve Kavakçı'nın türban altında ve Amerikalı görevlilerin huzurunda ettiği şu yemini okuyun bakalım:
'Burada, önünüzde, şimdiye kadar bağlısı bulunduğum her türlü devlet bağını ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası'nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD'ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun... Ben Merve Kavakçı.'
Ey Müslümanlar elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin: Böyle birisinin bizim Meclisimizde bulunması doğru olur muydu?
HİZİPÇİ MERVE
Amerikan vatandaşı Merve Kavakçı'yı o günlerde desteklemek için Hizbullahçılar Malatya'da polisle çatışmışlardı. İran'da da kız öğrenciler; Merve'ye destek yürüyüşleri yapmışlardı.
Ben Akşam Gazetesi'ndeki 7 Mayıs 1999 tarihli yazımda; 'Sudan'ın Humeynisi olarak bilinen Hasan el Turabi'nin eşi Visale Turabi ile Merve Kavakçı'nın İslam ålemi isimli şeriatçı-cihatçı bir örgüt kurduğunu' yazmıştım. Merve; Refah Partisi'nin (Hizb-i Refah) Kadınlar Komisyonu Dış İlişkiler Sorumlusu olarak Turabiler ile sıkı ilişki içine girmişti. Şeriatçı ve cihatçı Turabiler; terör örgütlerinin önem verdikleri isimlerdi. 1996 yılı Haziranında Refah Partili Bayrampaşa Belediyesi; Visale Turabi'yi Türkiye'ye getirmişti. Refah Partisi Ekim 1996'daki büyük kongreye Hasan el Turabi'yi davet etmişti. Sudanlı Turabi tıpkı Humeyni gibi silahlı yollardan şeriat ihraç etmeye uğraşan bir ideologdu.
Merve Kavakçı; 1996 yılında Kuzey Amerika İslami Birliği Kongresinde yaptığı konuşmada, 'Refah'ı kabul eden islamı de kabul etmiştir.' diyerek RP'ye oy vermeyenleri kafir gibi gösteren bir fanatizmin içinde olduğunu da göstermiştir. Hizb-i Refah'lı Merve'nin tavrı ile, 'Öbürleri patates dinindendir!' diyen RP Lideri Necmettin Erbakan'ın tavrı aynıdır.
Merve Kavakçı, 26 Aralık 1997'de ABD'nin Chicago şehrindeki konuşmasında siyasetten söz ederken diyor ki: 'Bu alan benim cihat yapmak için seçtiğim alan.'
İkinci evliliğinde balayı için Mekke veya Medine gibi kutsal şehirlere değil de Paris'e giden Bayan Kavakçı'nin türban takması ve TBMM'ye türbanla girmeye kalkışması, inancı için değil; cihat yapmak içindi. Bunu mu iade edeceksiniz Merve hanıma?
Hükümetin daha sonra Houston Başkonsolosluğumuz aracılığıyla ABD Dallas Göç ve Vatandaşlık Bürosundan temin ettiği belgelere göre Merve Kavakçı, 5 Mart 1999 tarihinde Amerikan vatandaşlığına geçmişti. Bunun için de ABD çıkarlarını her şeyden üstün tutacağına ve her yerde savunacağına yemin etmişti.
Türkiye tarafına haber ve bilgi vermeden ABD vatandaşı olduğundan... Amerikan çıkarları için çalışacağı üstüne yemin ettiğinden dolayı Merve Kavakçı Türk vatandaşlığından çıkartıldı.
Yani; Merve Kavakçı'nın sorunu türbandan önce işte bu ABD vatandaşı olması sorunudur.
Şimdi ona; 'ABD çıkarlarını her yerde her zaman Türkiye'nin çıkarlarından üstün tuttuğu için' ödül mü vereceğiz? Merve'nin itibarı; Amerikan çıkarlarını savunmak için yemin etmesi midir?
Müslüman kardeşlerimiz bilsinler ki Merve'nin türbanı ile Esenler'de, konfeksiyon atölyesinki makineci kızımız Tuğba'nın türbanı aynı değildir.
Merve Kavakçı; lüks türbanının altına İslam ve ülke sevgisini değil Amerikan sevgisini saklamıştır.
MERVENİN ETTİĞİ YEMİN
Bana inanmıyor musunuz? O zaman Merve Kavakçı'nın türban altında ve Amerikalı görevlilerin huzurunda ettiği şu yemini okuyun bakalım:
'Burada, önünüzde, şimdiye kadar bağlısı bulunduğum her türlü devlet bağını ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası'nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD'ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun... Ben Merve Kavakçı.'
Ey Müslümanlar elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin: Böyle birisinin bizim Meclisimizde bulunması doğru olur muydu?
HİZİPÇİ MERVE
Amerikan vatandaşı Merve Kavakçı'yı o günlerde desteklemek için Hizbullahçılar Malatya'da polisle çatışmışlardı. İran'da da kız öğrenciler; Merve'ye destek yürüyüşleri yapmışlardı.
Ben Akşam Gazetesi'ndeki 7 Mayıs 1999 tarihli yazımda; 'Sudan'ın Humeynisi olarak bilinen Hasan el Turabi'nin eşi Visale Turabi ile Merve Kavakçı'nın İslam ålemi isimli şeriatçı-cihatçı bir örgüt kurduğunu' yazmıştım. Merve; Refah Partisi'nin (Hizb-i Refah) Kadınlar Komisyonu Dış İlişkiler Sorumlusu olarak Turabiler ile sıkı ilişki içine girmişti. Şeriatçı ve cihatçı Turabiler; terör örgütlerinin önem verdikleri isimlerdi. 1996 yılı Haziranında Refah Partili Bayrampaşa Belediyesi; Visale Turabi'yi Türkiye'ye getirmişti. Refah Partisi Ekim 1996'daki büyük kongreye Hasan el Turabi'yi davet etmişti. Sudanlı Turabi tıpkı Humeyni gibi silahlı yollardan şeriat ihraç etmeye uğraşan bir ideologdu.
Merve Kavakçı; 1996 yılında Kuzey Amerika İslami Birliği Kongresinde yaptığı konuşmada, 'Refah'ı kabul eden islamı de kabul etmiştir.' diyerek RP'ye oy vermeyenleri kafir gibi gösteren bir fanatizmin içinde olduğunu da göstermiştir. Hizb-i Refah'lı Merve'nin tavrı ile, 'Öbürleri patates dinindendir!' diyen RP Lideri Necmettin Erbakan'ın tavrı aynıdır.
Merve Kavakçı, 26 Aralık 1997'de ABD'nin Chicago şehrindeki konuşmasında siyasetten söz ederken diyor ki: 'Bu alan benim cihat yapmak için seçtiğim alan.'
İkinci evliliğinde balayı için Mekke veya Medine gibi kutsal şehirlere değil de Paris'e giden Bayan Kavakçı'nin türban takması ve TBMM'ye türbanla girmeye kalkışması, inancı için değil; cihat yapmak içindi. Bunu mu iade edeceksiniz Merve hanıma?
Coşkun Iştip

