aydınlara" bir kaç soru!
aydınlara" bir kaç soru!
-farklı siyasal ve kültürel eğilimdeki grupların bir aradalığını neden okuyamıyorsunuz?
-eylemcilerin sahip çıkacağı bir siyasal dili neden oluşturamıyorsunuz?
-"dikleşmeden dik duracağız" diyen bir başbakan varken, siz neden "başbakan savunuculuğu" yapıyorsunuz? başbakanın "savunulmaya" ihtiyacı olmadığı çok açık, zira "gerilimi artırıcı" açıklamalar yapıyor ve bir korkusu da yok, bu da doğru; eylemcilerin bir aradalığını anlayıp izaha çalışmak gerekmez mi? 28 şubat sürecinde mütedeyyin olmayan kişilerin, haksızlığa uğrayanları savunduğu düşünülürse, eylemcileri anlamaya çalışmak gerekmez mi?
büyük resmi görmeye çalışarak olaylara bakmak gerekmez mi? zira avrupanın dış politikası değişiyor, abd'nin dış politikası değişiyor, rusya'nın dış politikası değişiyor, ortadoğu yeniden şekilleniyor...vs..
"Birinci soru şu: eylemciler ne yapıyor?". eylemciler, kendilerini bir arada tutacak bir dil ve hareket noktası oluşturmak durumundalar, aksi takdirde sönüp gidebilir bu hareket. (sönüp gitmesini istemiyoruz). ayrıca bu hareketi destekleyen "aydın"ların yorumları ve analizleri yetersiz kalıyor, derleyip toplamaktan uzaklar. başbakana "öfke seli" olarak yorumlamak yerine hazır kitleyi bulmuşken onlara tutunacakları bir dil ve hareket noktası sunamıyorlar. örneğin AVM lere karşı çıkmak, esnafı desteklemek; çiftçilerin bile AVM'lerden alışveriş yaptığını, çiftçiliğin bittiğini, denizbank vs nin kredi vererek çiftçinin mallarına (tarlasına özellikle) el konulduğunu dile getirmek gerekiyor. işçi/emekçinin durumunu dile getirmek gerekiyor.
Başbakan gerilimi neden tırmandırıyor?" soru bu. iki cevap verildi, 1.si: yaklaşan yerel seçimler nedeniyle siyasal bir kutuplaşma sağlayarak tarafları netleştirmek, ki bu protesto eylemleri bir siyasal harekete dönüşürse ;
Partilerin oylarını bölmüş olacak, eğer bu protesto eylemleri herhangi birince angaje olursa saflar netleşmiş olacak. (bu eylemlerin daha kötü sonuçlar-yakma yıkma anlamında- doğurmayacağı çok açık, eylemcilerin polisle sohbeti…. 2.si: suriye, reyhanlıdaki patlama, içki satışı sınırlaması, 3.köprü ve ismi, gibi gündem maddeleri tartışılmak yerine eylemlerin yarattığı etki ve sonuçları tartışılmış olacak. ki bu da yine safların netleşmesini sağlayacak. en önemli etkisi de muhalefet boşluğu böylelikle doldurulmuş olacaktır…
Ve son olarak genel anlamda; Dünyaca büyük bir değişimin içerisindeyiz, bu değişim gerek hızla gerek konjoktürel hallerde devam ediyor.Değişimler çeşitli alanlarda ve çeşitli şekillerde yüz göstermeye başladı.Özgürleşme geleneksel değerlerin ötesine geçebilme eylemliliğidir.Ya da özgürlükte devlet gibi sınıfsal bir karakterdir.Ezen ve ezilen ilişkisinin toplumsal ,zıtların birliğidir bu mücadele.Bu toplumda cinsler,renkler, ırklar,uluslar,diller, dinler,nötr hale gelir.İnsanın İnsan kimliği ,yaratacı gücü ile dogrudan dolayı bütünleşir.. İnsan birlikteliği en büyük güçtür.
SONGÜL..
aydınlara" bir kaç soru!
-farklı siyasal ve kültürel eğilimdeki grupların bir aradalığını neden okuyamıyorsunuz?
-eylemcilerin sahip çıkacağı bir siyasal dili neden oluşturamıyorsunuz?
-"dikleşmeden dik duracağız" diyen bir başbakan varken, siz neden "başbakan savunuculuğu" yapıyorsunuz? başbakanın "savunulmaya" ihtiyacı olmadığı çok açık, zira "gerilimi artırıcı" açıklamalar yapıyor ve bir korkusu da yok, bu da doğru; eylemcilerin bir aradalığını anlayıp izaha çalışmak gerekmez mi? 28 şubat sürecinde mütedeyyin olmayan kişilerin, haksızlığa uğrayanları savunduğu düşünülürse, eylemcileri anlamaya çalışmak gerekmez mi?
büyük resmi görmeye çalışarak olaylara bakmak gerekmez mi? zira avrupanın dış politikası değişiyor, abd'nin dış politikası değişiyor, rusya'nın dış politikası değişiyor, ortadoğu yeniden şekilleniyor...vs..
"Birinci soru şu: eylemciler ne yapıyor?". eylemciler, kendilerini bir arada tutacak bir dil ve hareket noktası oluşturmak durumundalar, aksi takdirde sönüp gidebilir bu hareket. (sönüp gitmesini istemiyoruz). ayrıca bu hareketi destekleyen "aydın"ların yorumları ve analizleri yetersiz kalıyor, derleyip toplamaktan uzaklar. başbakana "öfke seli" olarak yorumlamak yerine hazır kitleyi bulmuşken onlara tutunacakları bir dil ve hareket noktası sunamıyorlar. örneğin AVM lere karşı çıkmak, esnafı desteklemek; çiftçilerin bile AVM'lerden alışveriş yaptığını, çiftçiliğin bittiğini, denizbank vs nin kredi vererek çiftçinin mallarına (tarlasına özellikle) el konulduğunu dile getirmek gerekiyor. işçi/emekçinin durumunu dile getirmek gerekiyor.
Başbakan gerilimi neden tırmandırıyor?" soru bu. iki cevap verildi, 1.si: yaklaşan yerel seçimler nedeniyle siyasal bir kutuplaşma sağlayarak tarafları netleştirmek, ki bu protesto eylemleri bir siyasal harekete dönüşürse ;
Partilerin oylarını bölmüş olacak, eğer bu protesto eylemleri herhangi birince angaje olursa saflar netleşmiş olacak. (bu eylemlerin daha kötü sonuçlar-yakma yıkma anlamında- doğurmayacağı çok açık, eylemcilerin polisle sohbeti…. 2.si: suriye, reyhanlıdaki patlama, içki satışı sınırlaması, 3.köprü ve ismi, gibi gündem maddeleri tartışılmak yerine eylemlerin yarattığı etki ve sonuçları tartışılmış olacak. ki bu da yine safların netleşmesini sağlayacak. en önemli etkisi de muhalefet boşluğu böylelikle doldurulmuş olacaktır…
Ve son olarak genel anlamda; Dünyaca büyük bir değişimin içerisindeyiz, bu değişim gerek hızla gerek konjoktürel hallerde devam ediyor.Değişimler çeşitli alanlarda ve çeşitli şekillerde yüz göstermeye başladı.Özgürleşme geleneksel değerlerin ötesine geçebilme eylemliliğidir.Ya da özgürlükte devlet gibi sınıfsal bir karakterdir.Ezen ve ezilen ilişkisinin toplumsal ,zıtların birliğidir bu mücadele.Bu toplumda cinsler,renkler, ırklar,uluslar,diller, dinler,nötr hale gelir.İnsanın İnsan kimliği ,yaratacı gücü ile dogrudan dolayı bütünleşir.. İnsan birlikteliği en büyük güçtür.
SONGÜL..