Fetullahçıların Devleti Ele Geçirme Stratejisinin Yol
Haritasından Bir Kesit!
ŞAKİRT ANLATIYOR - 4
Uyanışım;
Artık her şey saçma geliyordu bana. Biz bir emir kuluyduk ve ne denirse
yapıyorduk. Çünkü toplu olarak cennete girecektik. Sorgulama yoktu, körü körüne
bağlanma ve emri ne kadar çabuk yerine getirdiğine bağlı olarak sahte bir
samimiyet vardı. Ama bu sahtelik genellikle bize emir verenler ve onların
üstünden başlıyordu. Tabanı samimi ve bir o kadar da cahil -beyni
etkisizleştirilmiş anlamında- insanlar oluşturuyordu. Bu insanlar dürüst,
çalışkan ve edepli insanlardı. Ama uyuyorlardı. Üstelik biz uyutmuştuk yıllarca
çocuklarını, kendilerini, karılarını, tüm yakınlarını.
Sırf 'solcularla' inatlaşma uğruna yaptığımız birçok saçma iş vardı. Bunlara en
iyi örnek Yeni Yüzyıl gazetesinde Hocaefendi'nin röportajının çıktığı zamandı.
Bu gazeteyi sırf solcular 'Hocalarının röportajına bile sahip çıkmıyorlar'
demesinler diye balya balya aldık ve Zaman gazetesinin depolarında çürümeye
bıraktık, sonra da imha ettik. Bazı yerlerde Zaman gazetesinin içine koyarak
dağıtıldığını duyduk. Gazete hiçbir yerde bulunmaz olmuştu. Üç günlük röportajı
on beş güne yayarak ve tirajını da ona katlayarak gazete büyük kar etti
sayemizde. Bir sefer de Süleyman Demirel'in Fatih Üniversitesi' nin açılışında
'burayı doldurabilir misiniz' demesi üzerine iş-güç, okul-sınav demeden koştuk
ve doldurduk orayı. Hocaefendi istiyor diye daha yeni okuduğumuz kitapları bir
kere daha okuduk. Hocaefendi çağırıyor diye pılı pırtımızı topladık Amerika'da
yaşamaya gittik bazılarımız. Buna da 'hicret' deniyordu. Bir keresinde, bir
arkadaşıma giden biri hakkında ne zaman döneceğini sorunca bana güldü ve dedi
ki 'hicret bu, dönmek olur mu'. Benim bildiğim hicret sayfası dinen
kapanmıştır. Hele Türkiye gibi ibadetlerinizi rahatça yapabildiğiniz bir
ülkede.
Alıntıdır DEVAM EDECEK.